Bekle bizi e-Devlet

Sağlık karnesi olayı kalkmış, muayenelerde falan vizite ile vatandaşlık numarası yeterli olacakmış, oh oh oh süper, süper hakikaten de halen yanlış bir şeyler var.

Yarın göz doktoruna gidecektim, yarın diyorum ama bir kaç saniye için de bugün olacak, bakıyorum, olmadı halen ama az kaldı. Neyse, sağlık karnesi için falan da başvurmamıştım, o yüzden, SSK ile anlaşmalı bir yere gittiğim halde sosyal güvencem yok gibi para vermeyi kabul etmiş idim peşin peşin. Sonra arkadaşın telkini ile gaza geldim, hah bu arada, 12 oldu saat. Heeey, saatin 12 olması ile beraber doğumgünüme de girmiş bulunuyoruz, heyoo. Ne diyordum, evet, dedim, gideyim, halledeyim bari şu işi. Zaten demişlerdi, “gidiyorsun, karne değil de bir kart veriyorlar sadece” diye, “iyi” demiştim ben de. Oraya kadar gittikten sonra ister karne vermişler, ister kart, ne farkeder yani. Neyse, bir de öğrendim ki yapılacak işlem vatandaşlık numarası ile sigorta numarasını eşleştirmek mi neymiş sadece, yani, ihtimal-i galip ile internet üzerinden de yapılabilecek basit bir işlem. Ama işte, e-devlet dediysek, o kadar da değil daha…

Gittim Ulus’a, SSK müdürlüğüne, sıra numarası aldım, 14 kişi varmış sırada. Yarım saate yakın bekledim, sıram geldi, adam vizite kağıdımı aldı, nüfus cüzdanı fotokopimi aldı, klavyede bir şeyler yazdı, sonra fotokopiyi geri verip tamam dedi. Budur yani de nedir bu şimdi? Nüfus cüzdanımdan baktığı şeyler zaten çevrimiçi ulaşılabilen şeyler, hatta sadece vatandaşlık numarası bile olabilir. Vizitedeki bilgileri almış olsa desem, vizite kağıdı dediğin öyle fason bir kağıt, taklidi kolaylıkla üretilebilecek bir şey. Sahte bir vizite kağıdı getirip getirmediğimi anlayabiliyorlarsa demek ki ellerinde o bilgiler de var ki var elbet. Eee? Madem tüm bilgiler veri tabanında kayıtlı veya bu bilgilere bir şekilde ulaşılabiliyor, neden hala oraya gitmek gerekiyor şu işlem için? Acep şey mi, böyle bir anda herşeyi çevrimiçi yaparsak millet afallar, bizim millet bürokrasiye alışkın, araya böyle bürokratik bir aşama koyalım da insanlar apışmadan ayak uydursun yeni sisteme mi?

Neyse, etkinleştirdim SSK numaramı, ilk defa kendi kendime sosyal güvenlikli bir şekilde muayeneye gideceğim bakalım. Önceleri annemin aracılığı ile çıkartılmış bir sağlık karnem vardı. Üniversiteye gelince okuldan sağlık karnesi çıkartmaya üşendim. Mezun oldum, işe girdim, SSK’dan sağlık karnesi almaya üşendim, lazım da olmadı çok şükür. Şimdi de 30-40 YTL falan farkedecekmiş muayene, eh, hiç yoktan iyidir ama birisi dese, “sana 40 YTL vereceğim, Ulus’taki SSK müdürlüğüne, oradan BAĞ-KUR binasına gideceksin, sonra kızılaya inip sıkış tıkış Eryaman otobüsü ile 1 saat ayakta yol gideceksin”, durur düşünürüm bir, reddederim büyük ihtimalle. Gerçi, başka zaman da lazım olur belki de aman olmasın, eksik olsun, ne gerek var değil mi, sağlıklı bir şekilde, doktordan uzak yaşamak varken…

Ehue, annem okusa kızar herhalde, “doktordan uzak olur mu, doktorlar iyi kazanıyor bak, şöyle iyi bir doktor kısmet bulsan fena mı olur” falan diye. Annem bazı şeyler kabullenmeyi reddediyor ısrarla. Halen, bir yerden sonra inadımını kırılacağına inanıyor, ilginç tabi…

O değil de Gömlük, otobüse bineceğim tam, baktım, telefonun şarjı azalmış. Yol uzun zaten, haydi oyunu falan geçtim de müziksiz olmaz. Uçak modunu açtım, pil kullanımını düşürüyor epeyce. Tabi bunu telefon ve internet işlevlerini kapatarak yapıyor ama olsun. 1 saat de kapalı olsun telefon, ne olacak, açık olunca bir hayrını mı görüyorum sanki. Neyse, diyeceğim o ki, iyi yapmışım. Yol boyunca dayandı şarjı, otobüsten indim, dur dedim, açayım bakalım, arayan soran mesaj atan falan var mı. Açtım, çat bitti şarjı daha şebeke ararken. Heleloy dedim ben de. Öyle…

Bitkin halde geldim eve, zaten yolda da uyuyakaldım bir ara, ayakta olduğum halde. Hatta bir dizimi kırmış, ötekine dayanmıştım, tam o ara uyuyakalınca dayandığım dizim boşalıverdi. Kenardan tutunmuyor olsam lambur lumbur devrilebilirdim yani. Allah’tan, yemeğim hazır sayılırdı. Dün sınavdan çıkmıştım, dün dediğim, perşembe günü. Fena geçmemişti. Aslında çok kek iki soru kaçırmıştım ama olsun, çok daha zor sorular gelir ben de anca 40-50 alırım diye şartlandığım için bu hali süper gibiydi halen. Neyse, dedim, gideyim, şöyle bir kebap söyleyeyim, üstüne de nargile, keyif yapayım. Lakin, bizim orada doğru düzgün kebapçı yok. Len dedim kendime, al kıyma bir de şu hazır köfte harçlarından, köfte yap işte aslanlar gibi. Aldım, kola aldım yanına, bir de lavaş ekmeği, biraz da biber. Geldim eve, köfteyi hazırladım, biberi közledim, açtım lavaşı, biraz domates, biraz biber, sonra köfte, ooh, mis gibi dürüm oldu. İşte, kıymayı yarım kilo almıştım. Meğer yarım kilo kıymadan çıkan köfte bana bile çokmuş. Fazlasını dolaba koymuştum, bugün gelince de hemencecik hazırlayıverdim bir dürüm daha, bu sefer domatesi de közledim hatta, ooh, mis. Üstüne bir de naneli nargile ile tarçın aromalı siyah çay, paşalar gibi…

Ne diyecektim, bir şey diyecektim. Hah, bu hazır köfte harcı benim ağız tadıma uygun değilmiş pek. Aslında maydonoz falan doğrayıp deneyecektim de dedim, sade köfte harcı ile bir bakayım, adamlar nasıl bir tat hedeflemiş, daha sonraki denemelerimde ekstra malzemeleri ona göre koyarım. Gerçi dayanamadım yine, biraz isot, biraz da kekik ekledim harca ama yetmedi. Maydonoz eksikti bir kere, bir de soğan. Bir dahaki sefere bu ikisini de ekleyeceğim bir miktar. İsot ile kekiği de arttırırım bakalım. Aslında, bir dürümlük daha köfte kaldı, acaba onu da kaşarlı mı denesem? Hemencecik pişiyor zaten tavaya atınca, yani kaşarı köftenin ortasına yerleştirsem, kaşar folloş olmadan köfte pişer diye tahmin ediyorum. Yarın bir de öyle deneyeyim. Yarın dediğim, bugün işte, bugün ama yatıp kalktıktan sonra. Hatta direk kahvaltı olarak yapayım bunu 🙂 Ekmek yok evde, lavaş var bir tek, onu da kahvaltıya harcarsam olmaz. Çıkıp ekmek almak da zor, evet, kaşarlı köfte iyi fikir, kahvaltı için tuhaf biraz ama olsun, iyidir iyi…

Tarçın aromalı çayı da tavsiye ederim bu arada, yani, tarçın tadını seviyorsan. Tarçın aromalı çay dediğim de normal demliyorsun çayı, demliğe biraz da tarçın karıştırıyorsun, öyle. Aklıma geldi, deneyeyim dedim, güzel de oldu. Akşam çaylarını böyle yaparım artık 😛

Neyse Gömlük, çişim geldi benim, görüşürüz sonra, haydi öptüm, baaay 😛