Facebook ve Patlıcan Ezme Salata

Bilen bilir, Facebook‘ta Osmanlı Pokesi denen bir icat var, hesabına ekleyip eşe dosta nargiledir, tantunidir daha bir bizim kültüre ait şeyler yollayabiliyorsun. Geçen “Patlıcan Ezme” gönderdim birisine, göndermez olaydım, nasıl çekti canım. Lan, dedim, neden oturup yapmıyorum…

Közlenmiş sebze olayı mangal ile bütünleşmiş bir şey idi aslında benim için. Evde bir iki kere biber közledim, o da ocakta idi. Ocakta da zor oluyor be, yani, oraya sabitlemesi bir dert bir kere. Bir de ocağın üstünde mekan küçük, hadi biberler neyse de patlıcan nasıl olacak? Olur olmasına da hiç öyle uğraşasım yoktu. Közleme tenceresi gibi bir şey görmüştüm bir ara, acep dedim, ucuz bir şeyse çıkıp ondan mı alsam. İçimden gelmedi o da, zaten ocakta bir şeyler közlemek de tuhafıma gidiyor. Gaz ateşinde sebze mi közlenir. Gerçi, Alman televizyonlarından birisinde var bir adam, değişik yemekler yapıyor, Minyatür bir kaynak aleti düşün, öyle bir aletle biber közletmişti yardımcısına bir kere. Neyse…

İnternetten bir bakayım, dedim, belki uygun bir tavsiye bulurum, tavsiye bulmaktan ötesi oldu. Baktım, millet hep “fırın” demiş közleme aracı olarak. Mantıklı geldi bana da, gerçi, mangal gibi olmazdu tabi yine ama gazdan iyi ve rahattı yine. Aldım malzemeler, yaptım, çok da güzel oldu, aferin bana. Tarife geçeyim şimdi. Dur, geçmeden önce fotoğrafını da vereyim:

patlican ezme

Malzemeler:

  • Fırın, veya sebzeleri közleyecek bir şey, neyse artık.
  • Közlenecek sebzeler ki burada önemli olan patlıcan, gerisini közlemeseniz de olur, psikopatsaniz patlıcanı da çiğden koyabilirsiniz tabi. Şahsen patlıcanla beraber biraz kırmızı biraz da yeşil biber közlemiştim, biraz yeşil biber de çiğden koymuştum. İsterseniz soğan ve sarımsak da közleyin, karışmam ben.
  • Közlenmeyecek sebzeler, bu da size kalmış, şahsen domates, soğan ve sarımsağı çiğden koydum ben, size kalmış.
  • Keyfe tâbi sıvı tatlandırıcılar ki size kalmış yine. İlk yapışımda zeytinyağı ve elma sirkesi kullanmıştım ki gayet de güzel olmuştu. Az önce yaptım bir daha, bu sefer annemin tavsiyesi ile nar ekşisi de ekledim. Aslında biraz da limon olsa güzel olur gibiydi. Neyse işte, size kalmış.
  • Baharat olarak biraz kekik ve bolca isot kullandım ben. Tuz tabi bir de, baharattan sayarsanız.

Yapılış şöyle: Közleyeceklerinizi közleyin, közlediğiniz sebzelerin yemeyeceğiniz kısımlarını temizleyin (sapını, yanmış yerlerini falan), sonra doğranabilir olanların hepsini küçük küçük doğrayın. Mutfak robotu, rondo falan varsa hepsini birden doldurup makineden de geçirebilirsiniz tabi ama bıçakla da gayet güzel oluyor, hem daha eğlenceli hem de daha az kap batırmış oluyorsunuz. Doğradığınız malzemeye istediğiniz tadlandırıcıları da ekleyip güzelce karıştırın, sonra da ekmek bana bana yeyin. Şahsen yukarıdaki tabak ile ikiye yakın ekmek yedim. Daha da yerdim fakat rejimdeyim 🙂

Miktarlar size bağlı aslında da kendi kullandığım ölçüleri yazayım, hani kendi göz kararınıza güvenemiyorsanız. İki orta boy patlıcan, ahhaha, orta boy ne demek değil mi, burada da göz kararı gerekiyor aslında. Velhasılı, gözkararı ölçemiyorsanız hiç bulaşmayın bu işe. Neyse, şey yapın olmazsa, markete gidin, tüm patlıcanları dizin yere, büyüklük sırasına, sonra ortadakilerden alın iki tane. Şu etli kırmızı biberlerden, 3 tane de sivri biber, yeşil. Bunları közledim ama dikkat edin, yeşil biber diğerlerine göre çok daha hızlı hazır oluyor, biraz fazla tutarsanız yalnızca dışındaki zar değil tamamı kömür haline gelebilir. Daha sonra kırmızı biber hazır oluyor ama ondan çok çekinmeyin, kolay kolay yanan bir şey değil. Dış yüzeyi kapkara olmadan çıkarsanız kâfi. Patlıcanın olduğunu ise yumuşamasından anlayacaksınız. Bastırınca pamuk gibi içe göçüyorsa olmuştur. Şöyle limon kadar soğan ve 3 diş de sarımsak doğramıştım.

Ha, unutmadan, közleyeceğiniz sebzeleri fırına koymadan önce çatal veya bıçakla delmeyi unutmayın. Biberler, patlıcanlar falan patır patır patlayıverir delmezseniz. Söylemedi demeyin…

Fırını da 200 derecede ısıtmıştım. İlk yaptığımda sebzeleri ızgara telinin üzerine dizip onu da alt rafa sürmüştüm ama siz böyle yapmayın. Patlıcan falan piştikçe açtığınız deliklerden suyu akabiliyor aşağıya, o da yanar manar, hoş olmaz sonra. Izgara telini üst rafa koyup alt rafa da boş bir fırın tepsisi sürün. Aslında alt kata sürdüğünüz tepsi de boş olmak zorunda değil, biraz yağ döküp ince ince tavuk göğsü dilimleri koysanız mesela, patlıcan salatanızı ana yemek olarak değil, fırında tavuk göğsünün yanında sos niyetine de yiyebilirsiniz. Hatta, tepsiye biraz patates, soğan, domates falan da doğrayın tavukların yanına, şekil falan kasmanıza gerek yok, direk doğrayın, güzel olur. Ha, gerek var mı? yok, zaten kokuları birbirlerine karışıp orjinalliklerini de bozabilir.

Neyse Gömlükçüğüm, uzattım. Yorum modülü kaldı yine, yarın artık, ano, yarın da ders var, öyleyse çarşamba inşallah. Haydi, öptüm baay.

dipnot: Bu dipnot, bir patlıcan kadar olamadığını düşünen kızlar için gelsin, geldi 🙂

dipnot 2:Çok fazla “size kalmış” kullanmışım malzemeleri falan anlatırken, öyle dediğime bakmayın, size kalan bir şey yok aslında, dağılın, dellendirmeyin adamı