Sahibinden satılık bilinçaltı…

Yine kötü bir rüya gördüm; rüyamda eski bir rüyamı gördüm. Bilinçaltım, bilincimin altını üstüne getirmeye çalışıyor gibi. Sırf kelime oyunu amaçlı bir cümle gibi olduysa da güzel oldu aslında, mantıklı oldu, özetleyici oldu…

Dışarıdan bakınca kendime, bir sorun yok gibi. Silinecekler silinmiş, değiştirilecekler değiştirilmiş, bilinçte kendimce bir bahar temizliği yapılmış. Bahar temizliği güzel de “kendimce” kısmı kötü. Çok gaza gelmediysem görünmeyen yerleri temizlemem kolay kolay. Haydi, görünmeyen demeyeyim de ulaşılmayan diyeyim. Bilincimdeki bahar temizliği de oldu herhalde, görünen şeyleri temizledim, gizli yerleri kurcalamayanların ortamı temiz sanmalarını sağladım. Aslında, belki görünen yerleri adam gibi temizleseydim yine iyiydi de bu sefer abartmışım. Ne var ne yoksa kurtulmam gereken, toplayıp atmak yerine bir halının altına doğru süpürmüşüm. E, o da birisi üstüne bastı mı kendini belli ediyor, sonra da işte böyle bir sabah bir kalkıyorum, daha önce temizlediğimi sandığım şeyler yine yerlerde, her yerde…

Belki de uyurgezerim, uyurken kirletiyorum her yeri… Veya şizofreni falan var, kendim kirletiyorum uyanıkken, sonra neden böyle diye dertleniyorum. Aslında, bazen ayıkken bile bizzat gidip halıların altını kurcalıyorum. Neden? Malım çünkü, malım, evet…

Zamanla temizlenir mi dersin ortalık, kapıları pencereleri açık tutsam, esen rüzgarlar toplayıp götürür mü ne var ne yoksa gitmesi gereken? Yoksa eskiler dururken üstüne yenileri mi gelir? Yenileri gelir de ortalık iyice karman çorman mı olur? Nedir be Gömlük, bu zaman denen şeyin olayı nedir?

Zaman en iyi ilaçtır, tamam da, prospektüsü nerededir be birader, nasıl kullanılır bu zıkkım?