Bekle bizi e-Devlet

Sağlık karnesi olayı kalkmış, muayenelerde falan vizite ile vatandaşlık numarası yeterli olacakmış, oh oh oh süper, süper hakikaten de halen yanlış bir şeyler var.

Yarın göz doktoruna gidecektim, yarın diyorum ama bir kaç saniye için de bugün olacak, bakıyorum, olmadı halen ama az kaldı. Neyse, sağlık karnesi için falan da başvurmamıştım, o yüzden, SSK ile anlaşmalı bir yere gittiğim halde sosyal güvencem yok gibi para vermeyi kabul etmiş idim peşin peşin. Sonra arkadaşın telkini ile gaza geldim, hah bu arada, 12 oldu saat. Heeey, saatin 12 olması ile beraber doğumgünüme de girmiş bulunuyoruz, heyoo. Ne diyordum, evet, dedim, gideyim, halledeyim bari şu işi. Zaten demişlerdi, “gidiyorsun, karne değil de bir kart veriyorlar sadece” diye, “iyi” demiştim ben de. Oraya kadar gittikten sonra ister karne vermişler, ister kart, ne farkeder yani. Neyse, bir de öğrendim ki yapılacak işlem vatandaşlık numarası ile sigorta numarasını eşleştirmek mi neymiş sadece, yani, ihtimal-i galip ile internet üzerinden de yapılabilecek basit bir işlem. Ama işte, e-devlet dediysek, o kadar da değil daha… ...

Aferin bana

Az önce, yerden yaklaşık 70 cm yüksekte duran suyu kafamdan aşağı dökmeyi başardım, aferin bana…

Az önce, Gölge ile Maymun birbirlerini kovalarken masanın altına girdi Gölge, bilgisayarın sesi kesildi. Herhalde dedim, hoparlörün kablosunu çıkardılar, eğildim, ona baktım falan, geri kalkarken de devirdim masanın kenarında duran suyu kafamda aşağıya. Sıradaki hedefim, halının üzerinde duran bir bardak suyu aynı şekilde kafama dökebilmek… ...

Günün Rüyası…

Böyle kabus görmemiştim epeydir, aslında böylesini hiç görmemiştim belki de. Uykularım da tuhaflaştı zaten epeydir, höyle höyle işte…

Son bir kaç gündür sabah uyandığım zaman kendimi henüz uyumamışım sanıyorum. Hani, halen gece, uykuya dalmak üzereyim falan gibi… Geçen gün mesela, sabah alarm çalmaya başladı (ilk alarmım 5:55’e falan kurulu bu arada, hava halen karanlık oluyor yani), gözümü araladım, “birisi mi arıyor acep” dedim ilk, sonra baktım zil değil alarm sesi geliyor, “herhalde alarmlardan birisini değiştirdim yanlışlıkla” dedim fakat düşündüm, hatırlamıyorum öyle bir şey, alarmı değiştirdiğimi yani. Ee, gecenin 12’sinde neden çalıyor bu telefon deyip baktım, sabah olmuş meğer. Uyuduğumun farkında bile değildim, üzücü idi. ...

Muayyen günümdeyim yine

Aslında bir kontrol edesim var ama böyle bunalım içinde yazdığım yazıların her birinin arasında tam bir aylık süre çıkacak diye korkuyorum. Aslında iyi de olurdu belki, kendimi önceden hazırlayabilirdim en azından durum öyle olsaydı… ...

Hay Bin Kunduz!!!

Ah be abi, akılsız başın ayaklarını, hmmm, yanlış oldu. Dur, baştan alıyorum; akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş de oruçlu oruçlu çekilir şey midir?

Bugün sabah 11’de ders vardı, yani sabah 10 gibi çıkmam lazım evden. 10 gibi çıkmam için de en geç 9:30 gibi kalkmam lazım, yavaş hazırlanırım çünki. Ayrıca, 9:30 gibi kalkmam için de 9 gibi uyanmam lazım, yatak keyfi şart çünki. Gel gör ki gece 2 sularında uyanıktım zaten. 2:30 gibi dedim ki, bir şeyler yiyeyim, hani sahur tadında, sonra da yatayım. Şöyle bir kalktım, baktım yorgunum, dur dedim, biraz uzanayım sonra kalkar hem bir şeyler yer hem de alarmları falan kurar yatarım. Tabi, bir uyandım saat 9:30… ...